Stephen Hawking’in de ‘Tanrı’sı Var
Yazar: Mustafa Akyol Tarih: September 16th, 2010
Dünyaca ünlü fizikçi Stephen Hawking’in yeni kitabı bir kaç gün önce piyasaya sürüldü. Kitap henüz çıkmadan meşhur olmuş, çünkü Hawking’in “evrenin ortaya çıkması için Tanrı’ya ihtiyaç yoktur” tezi medyada yankı bulmuştu. Bu mesaj, bizdeki bazı gazetelere de yansıdı; “Evreni tanrı yaratmadı” yahut “Tanrı’ya gerek yok” gibi başlıklar atıldı.
Şimdi, meselenin özü şu: İçinde yaşadığımız evrenin nasıl var olduğu, çok eski bir soru. Eski Yunan’daki materyalistler, bu soruya “evren zaten hep vardı, bir başlangıcı yoktur” cevabını vermişlerdi. Buna karşılık İbrahimi dinler, “evrenin Allah tarafından yoktan yaratıldığını” söylediler.
Yazar: Mustafa Akyol Tarih: September 16th, 2010
Dünyaca ünlü fizikçi Stephen Hawking’in yeni kitabı bir kaç gün önce piyasaya sürüldü. Kitap henüz çıkmadan meşhur olmuş, çünkü Hawking’in “evrenin ortaya çıkması için Tanrı’ya ihtiyaç yoktur” tezi medyada yankı bulmuştu. Bu mesaj, bizdeki bazı gazetelere de yansıdı; “Evreni tanrı yaratmadı” yahut “Tanrı’ya gerek yok” gibi başlıklar atıldı.
Ben de bu konuya hemen değinmek istemiştim, ama “referandum gündemi” nedeniyle bugüne kaldı.
Stephen Hawking : Tanriya Gerek Yok |
Söz konusu “hep var olan evren” ile “yaratılmış evren” modelleri, 20. yüzyıla dek iki ayrı felsefi görüş olarak kaldı. Ancak 1920’lerden itibaren bir dizi bilimsel bulgu ile desteklenen Big Bang (Büyük Patlama) teorisi, evrenin bundan 13.7 milyar yıl önce “başladığını” ortaya koydu.
Yani Big Bang, ilahi dinlerin öğretegeldiği “yaratılış” fikrini destekledi. 1992 yılında teoriyi destekleyen yeni kanıtlar bulan astronom George Smoot, işte bu yüzden “eğer dindar iseniz, bu Tanrı’nın yüzüne bakmak gibi bir şey” demişti. NASA fizikçisi Robert Jastrow ise, “bilim adamlarının cehalet dağını aştığı, en yüksek tepeye tırmandığı, ancak en üstteki kayaya çıkınca orada binlerce yıldır oturan ilahiyatçılarla karşılaştığı” yorumunu yapmıştı.
Fakat Big Bang’in böylesi “Tanrısal” sonuçlar vermesinden rahatsız olanlar da oldu. (Tanıdık bir mantıkla: “dincilere malzeme vermeyelim!”) Bu rahatsızlığı paylaşan bazı bilim adamları da, teoriye “yaratılış”a kapı aralamayacak yorumlar getirmeye çalıştılar.
Anlaşılan Stephen Hawking’in yeni kitabında yaptığı da bu.
Peki nasıl yapmış bunu? Ne demiş?
Putların dönüşü
Bizim basının da yazdığına göre Hawking’in dediğinin özü şuymuş: “Yerçekimi gibi bir kuvvet olduğu için evren kendi kendini hiçten yaratabilir ve yaratacaktır.”
Yani, yerçekimi gibi doğa kanunlarının evrenden önce de var olduğunu ve evrenin bu kanunlar sayesinde ortaya çıktığını savunmuş.
Ancak, dikkat ederseniz burada bir tuhaflık var. Çünkü “doğa kanunları”, bilimsel yöntemle, yani “deney” ve “gözlem” yoluyla bulduğumuz şeyler. Oysa “evrenin öncesi”ne dair hiç bir deney ve gözlem şansı yok. Matematiksel hesap şansı dahi yok. Bırakın evrenin öncesini, uzayın “Planck zamanı” denen ilk anı bile, her türlü hesap-kitabın dışında.
Dolayısıyla, Stephen Hawking, “evrenden önce de var olan yerçekimi”nden söz ederken, “bilimsel” bir şeyden söz etmiyor. “İnandığı” bir “metafizik”ten bahsediyor.
Yani, aslında, “ben, kendisi yaratılmamış olan, fakat evreni yoktan yaratan, dahası galaksileri, yıldızları ve gezegenleri ortaya çıkaran bir güce inanıyorum” demiş oluyor. Sonra da o güce “yerçekimi” diyor.
Bir başka deyişle, dindarların “Allah” dediği güce Hawking başka bir isim vermiş oluyor sadece.
Yani onun da bir “Tanrı”sı var. Ama bu duymayan, görmeyen, bilmeyen bir tanrı…
Ve sanırım bu ilginç tablo karşısında Robert Jastrow’un yukarıda aktardığım alıntısını şöyle geliştirmek yerinde olacak:
“Bilim adamları cehalet dağını aştılar, en yüksek tepeye tırmandılar, ancak en üstteki kayaya çıkınca orada binlerce yıldır oturan ilahiyatçılarla karşılaştılar.
Bu durumdan hoşlanmayan bazı bilim adamları ise, o civarda yine binlerce yıldır duran bir başka şeye sığındılar: Duymayan, görmeyen, bilmeyen ama yine de ‘ilah’ kabul edilen maddelere.
Logically complete cosmological concept. /due to lack of knowledge of the English language was not able to correct the translation Implemented by Google/
YanıtlaSilIn order to present the unlimited space originally:
1. homogeneous - enough to postulate the presence in it of two elements with Simple and Complex /closed systematically/
2. heterogeneous - enough to postulate the presence in it of one more element - the Most High and Almighty God - with open systematically.
It is easy to assume that even at the lowest possible deployment of the intangible component of the essence of God - the Spirit of God - for the level of the original downwardly directed the permanent deployment of the material component of the essence of God, there is a curtailment of Simple and Complex /i.e.. It is their decay due to blocking of origin upwardly directed constantly deploy intangible components of the entity / as much as possible heterogeneous to God's essence minimum possible number of cell uniformity (1H), and God on the basis of the material components of the 1H deploys the minimum possible heterogeneous to its essence as possible numerically elemental homogeneity (2H). Coagulation process will begin in 2H known God start time since the completion of its deployment. curtailment of the Spirit of God to the level of initial deployment again unfolds 1H - God potential for transformation 1H into 2H and 1H into 2H limitless!