Menu
 

KURAN'IN İNDİĞİ DÖNEMDE BİLE İŞLEVSİZ KALAN, 
ALLAH’IN MURADINA ULAŞAMADIĞI, YANLIŞ ÖNGÖRÜDE BULUNDUĞU AYETLER VAR MI? 

EVLATLIK MI, EVLATLIK ANLAYIŞI MI KALDIRILDI?


33:4 “Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır. Zıhar yaptığınız eşlerinizi sizin anneniz yapmamıştır, evlatlıklarınızı da sizin oğullarınız kılmamıştır. Bu konularda söylediğiniz sözler, ağızlarınızın bir lakırdısıdır. Allah, hakkı söyler ve O, gerçek yola kılavuzlar.”
33:5 “Evlatlıklarınızı öz babalarına nispet ederek çağırın! Böyle yapmanız Allah katında adalete daha uygundur. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız, o takdirde onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanılarak işlediğiniz şeyde, üzerinize günah yoktur; fakat kalplerinizin kastetmiş oldukları müstesna. Ve Allah Gafûr ve Rahîm'dir.”
33:37 “Hani sen Allah'ın nimetlendirdiği, senin de lütufta bulunduğun kişiye "Eşini yanında tut, Allah'tan kork!" diyordun ama Allah'ın açıklayacağı bir şeyi de içinde saklıyordun; insanlardan çekiniyordun. Oysaki kendisinden korkmana Allah daha layıktır. Zeyd o kadından ilişiğini kesince onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın. Zaten Allah'ın emri yerine getirilmiştir.”
__
Geleneğin çoğunluğuna göre, evlatlık edinmek 33:4 ayeti ile yasaklanmıştır.

Durum bu ise, yukarıdaki  ayetler kişiye/kişilere özel inen işlevsiz, tarihsel ayetlerdir.
Bir dinin yetimleri yarım yamalak gözettiği düşünülebilir mi?

Evlatlıklarınıza, onun gerçekten öz evladınız olmadığını söyleyin(33:5) deniliyor. Ancak biz evlatlık edinemiyoruz ki (33:4 ) evlatlığımıza öz evlat olmadığını söyleyebilelim.
Yine, Müminlerin evlatlıklarının eski eşi ile evlenmek isterse bu Müminlere zor gelmemesi için Peygamber ile Zeynep’in evlendirildiği (33:37) bildiriliyor. Ancak biz evlatlık edinemiyoruz ki evlatlığımızın eski eşi ile evlenebilelim. Yani Allah’ın örnek olarak evlendirdiği, Nebiyi örnek almak istediğimizde, yine Allah’ın engellemesi (33:4) ile karşılaşıyoruz.

Yine, “yetimleri gözetin beraber yaşayabilirsiniz onlar sizin kardeşiniz” 2:220 yetimlerin övüldüğü ayetten hareketle yetimleri gözetip evlatlık edinip, koruyucu aile olup; Allah’ın övgüsüne mazhar olmak istediğimizde yine Allah’ın engellemesi ile Allah’ın övgüsüne mazhar olamıyoruz. 

Hadi bizi geçtik bu ayetin muhatapları, evlatlığı olan sahabeler bile evlatlıkların eski eşi ile evlendiğine dair bir rivayet yok (zaten olsa müşrikler tarafından propaganda olarak kullanırlardı). Yani bazı sahabeler sanki evlatlığının eski eşi ile evlenmek istiyor ama çekindiği için evlenemiyor değil. Sahabeler bu ayetten nasıl bir ders çıkarabiliriz deyip örfe aykırı olan bir davranışı (Allah’ın emrini) insanları takmamak Allah’ın bize gösterdiği, tavsiye ettiği en büyük sünnettir diyerek evlatlıklarının eski eşi ile evlenmemişler. İslam tarihinde Peygamberden başka evlatlığının eski eşi ile evlenen yok.

::: Allah’ın yetimleri övdüğünü düşünecek olursak evlatlığı kaldırması için bu evlilikteki amacı yetimleri gözetmekten çok daha ulu bir amacı/muradı olmalı değil mi? 

İnsan sormadan edemiyor! Allah Yusuf’un olayındaki gibi; Nebinin Zeynep’e duyduğu arzu hissini neden köreltmedi/engellemedi de arzusunu yerine getirme gereği duydu?  İnsanın her nefsi arzusunun yerine getirilmesi mi gerekiyor?

::: Kur’an neden Arapların örfünü varsayılan olarak din/yasa kabul ediyor?

Evlenilmesi HARAM olanlar listesinde(4:32) evlatlığın eski eşi zaten YOK. Şayet 33:4 ayeti evlatlık edinmeyi (Arapların evlatlıklarını öz evlat olarak saydığı ve bu nedenle evlatlığın eski eşi ile evlenebilmesi için ) yasaklıyorsa bu; Allah’ın Arapların örflerini varsayılan olarak din kabul ettiğini gösteriyor. Ayrıca eğer durum bu ise yasak örfe göre değişiyor demektir.

Çıkan Tablo: Evlatlığın yasakladığını varsayar isek, Allah’ın daha önce “yetimleri gözetin onlarla beraber yaşayabilirsiniz onlar sizin kardeşiniz(2:220)” diyerek övdüğü yetimlerin gözetildiği evlatlık edinmeyi sırf bir kişinin/kişilerin nefsi arzusu için özel olarak yasaklandığını anlıyoruz. Nebiyi saymazsak( çünkü onu Allah evlendirdi) indiği dönemde bile hiç kimse bu ayeti uygulamamış ayetin işlevsiz/işe yarmaz, tarihsel kalmış olduğunu kabul etmek zorundayız.

BU EVLİLİKTEKİ ALLAH’IN MURADI; İSTER AŞK OLSUN, İSTER KORUMA, İSTER KAST SİSTEMİNİ KALDIRMAK OLSUN, İSTER BAŞKA BİR ŞEY!
EVLATLIK KALDIRILDIĞINDA; ALLAH, YAPTIRDIĞI BU EVLİLİK İLE YANLIŞ ÖNGÖRÜ DE BULUNMUŞ DEMEKTİR.

Allah evlatlığı olan bazı sahabeler evlatlığının eski eşi ile evlenmek istiyor ama çekindiği için evlenemiyor diye düşünüp örnek olması açısından “Müminlere zor gelmemesi için Peygamber ile Zeynep’i evlendirdiğini” belirtiyor. Ancak yanlış bir öngörü de bulunmuş çünkü evlatlığı olan hiç bir sahabe evlatlığının eski eşi ile evlenmedi(Bu ayetlerin bize hitap ettiğini varsayarsak ön görünün yanlış olmadığını söyleyebiliriz).* Zaten evlenen olsa idi müşrikler bunu propaganda malzemesi yapıp tepkilerini dile getirir, rivayetlerde karşımıza çıkardı.

Allah’ın nebi ile Zeynep’i evlendirmesinde bir amaç/maksat var (amaç x olsun) bu amaç için evlatlık kurumunun kaldırıldığını varsaydığımızda;
Allah’ın maksadına/muradına ulaşamadığını görüyoruz. Çünkü Nebiyi saymazsak(onu Allah evlendirdiği için) ne ayetin indiği dönemde uygulanabildi ne de şimdi biz uygulayabiliyoruz.
*Evlenen olduğunu varsayalım, Allah’ın maksadına sadece bir kaç kişi uygulayabilmiş ve son bulmuş.
* Bu ayet sadece nebi için indi diyemezsiniz. Müminlere zor gelmemesi için deniliyor.

Evreni yaratan yüce güç verdiği hükmün sebep sonuç ilişkisini görememiş mi? Bu güç Kadir-i Mutlak değil mi? Gönderdiği emirlerin ne sonuç getireceğini bilmiyor mu? Bu kadar beceriksiz mi?

Çıkan Tablo: Allah’ın yetimleri övdüğünü düşünecek olursak evlatlığı kaldırması için bu evlilikteki amacı yetimleri gözetmekten çok daha ulu bir amacı/muradı olmalı diyoruz ama bu muradın ne olduğu bile belli değil.
Bir kaç kişinin nefsi için inen hiç bir işe yaramayan ayet,  dahası Evlatlık kaldırılarak Allah’ın ön görüsü tutmadığı gibi olan yetimlere olmuş.

Evlatlık kaldırılarak; Kaş yapayım derken göz çıkarılmış.



EVLATLIK MI? EVLATLIK ANLAYIŞI/ÖRFÜ MÜ KALDIRILDI?

Arapların Zıhar Anlayışı/Örfü:

Kuran evlatlik kaldirildi mi?
Bir kimsenin karısına “Sen bana anamın sırtı gibisin.” demesi veya onun bir uzvunu kendine haram olan kadınlardan birinin karın, bel, ve kasık gibi bakılması haram olan bir uzvuna benzetmesidir. Eşinizi annenize benzetmek Araplarda çok büyük bir küfür sözüdür. Kuran bu küfrü söylediğinizde eşinizle ilişkide bulunabilirsiniz diyor ancak bunu alışkanlık haline getirmemesi veya bu alışkanlıktan vazgeçilmesi için bu küfür söylendiğinde eşinizle ilişkiye girmeniz için şart getiriyor. Bu söz iki anlamada geliyor.

1) Küfür 2) Benzetme yazıda hangisinin kast edildiğini ayırt edebilmek için küfür ve küfür benzetmesi kavramları kullanılacak.

Arapların yazılı olmayan hukukuna/anlayışına/örfüne göre zıhar: Bir kişi eşini annesine benzetirse(
küfür ederse), eşi annesi gibi olur bu yüzden, eşiyle cinsel ilişkiye girmesi yasaktır. 

Zıhar Örfü: Küfür benzetmesi ve küfür edilirse eşimizle ilişkiye girmek yasak.
Küfür: Eşimizi annenize benzetmek.
  Küfür benzetmesi: Küfür edilirse eşimiz annemiz olur.

Arapların Evlatlık Örfü:
Bir çekirdek aile varsayalım. Baba: Mehmet Anne: Zeynep Çocuk: Ahmet
Araplar, Ahmet'i babasına nispet ederek şöyle çağırıyor: "Mehmet'in oğlu Ahmet"

Bu çekirdek ailenin Abdullah'ın oğlu Zeyd'i evlatlık edindiğini varsayalım. Araplar evlatlığı öz babasına değil, evlat edinen kişiye nispetle çağırıyor.  Zeyd artık toplum tarafından, Abdullah'ın oğlu Zeyd diye değil, Mehmet'in oğlu Zeyd diye hitap edilerek çağırılıyor.

Araplar evlatlığı bu şekilde çağırdığı için evlatlığın gerçekten öz evlat gibi olduğunu bu yüzden de evlatlığın eski eşi ile evlenilemeyeceğini, bunun hiç hoş olmayan kötü bir şey olduğunu düşünüyorlar. Evlatlığa öz babası değil de evlat edinen kişinin oğlu şeklinde çağrıldığını, hitap edildiğini düşünecek olursak bu tutarlı bir anlayıştır.

Düşünsenize, Mehmet’in oğlu Zeyd diye çağırdığınız, hitap ettiğiniz kişinin eski eşi ile X’in oğlu Mehmet evli. Zeyd’in evlatlık olduğunu bilmeyen(söylenmediği takdirde bilinmesi mümkün değil) birisi bunu duysa ne der?

Yuh daha neler! Mehmet öz evladının eski karısı ile evlenmiş; Adam gelini ile evlenmiş, ne kadar geniş bir aile bunlar. J

## Kur’an bu yanlış anlaşılmanın önüne geçmek için, evlatlıklarınızı öz babasına nispet ederek çağırın evlatlıklarınızın eski eşi ile evlenirseniz toplum yanlış anlamasın öz evladınız olmadığını bilsin diye bu ayeti (33:4) indiriyor.

Arapların yazılı olmayan hukukuna/anlayışına/örfüne göre, Evlatlık: Bir kişi evlatlık edinirse o onun öz evladı gibi olur bu yüzden evlatlığınızın eski eşiyle evlenmek yasaktır.




Evlatlık benzetmesi: Evlatlığımızı evlat edinene nispetle çağırıyoruz.
Evlatlık örfü: Evlatlığınızın eski eşi ile evlenmek yasak.

KURAN’IN HARAM KILMA USULÜ

Kuran'ın insanların duygularına hitap ederek haramları genelde gerekçelendirerek bildiriyor.
GIYBET nasıl haram kılınmış (sizden kim, kardeşinin, üstelik ölü haldeyken etini yemek ister?)
İÇKİ ve KUMAR nasıl haram kılınmış. (... Bunlar şeytan işi
pisliklerdir, artık bıraktınız; değil mi?)
ZİNA nasıl haram kılınmış. (Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.)
ZIHAR nasıl haram/serbest* kılınmış. (Bununla beraber onlar her halde çirkin ve boş bir lâkırdı söylüyorlardır.)

*Zıhar örfü (Küfür benzetmesi ve küfür edilirse eşimizle ilişkiye girmek yasak.) yasaklanarak eşinizle ilişkiye girmek serbest bırakılmıştır. Yani yasağı yasaklamak serbest bırakmaktır. Ancak zıhar örfü aynı zamanda küfür içerdiği için küfürde yasaklanıyor.

Yasaklanan şeyler için, çirkin, pislik, iğrenç gibi kötüleme kavramları kullanılıyor.
Peki, yetimleri gözetmek için alınan evlatlık
kötüleniyor veya haram kılınıyor mu?
.
58:2 İçinizden «zihar» ile kadınlarından ayrılmaya kalkışan kimseler bilmelidirler ki: O kadınlar onların anaları değildir, anaları ancak onları doğurmuş olanlardır. Bununla beraber onlar her halde çirkin ve boş bir lâkırdı söylüyorlardır. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır


Boş sözler denilerek, küfür benzetmesinin (eşimizi annemize benzetmekle eşimiz annemiz olur) doğru olmadığı bunun yanlış olduğu ve çirkin denilerek te bu Küfrün ve Zıhar Örfünün yasaklandığı bildiriliyor.

Yasaklanan Zıhar Örfü: “Küfür benzetmesi ve küfür edilirse eşimizle ilişkiye girmek yasak.” Örfteki yasak yasaklanarak kaldırılıyor/serbest bırakılıyor.

Yasaklanan küfür: Eşinizi annenize benzetme.

Zihar örfü yasaklandı/kaldırıldı/serbest bırakıldı ayetin devamında bu
küfrü sürdüren olursa eşiyle tekrar ilişkiye girme şartı olarak: Köle azat, Oruç, Yoksulu doyurmak olduğu belirtiliyor.

33:4 “Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır. Zıhar yaptığınız eşlerinizi sizin anneniz yapmamıştır, evlatlıklarınızı da sizin oğullarınız kılmamıştır. Bu konularda söylediğiniz sözler, ağızlarınızın bir lakırdısıdır. Allah, hakkı söyler ve O, gerçek yola kılavuzlar."

33:5Evlatlıklarınızı öz babalarına nispet ederek çağırın! Böyle yapmanız Allah katında adalete daha uygundur…”

33:4’te Bunlar boş sözler derken ne anlatılıyor?
Evlatlığınız sizin öz evladınız değildir o halde evlat edinemez misiniz diyor?
Eşiniz anneniz değildir o halde eşinizi anne edinemez misiniz diyor?
Aslında kastedilen son derece basit düz mantıktır. Evlatlığınız ile kan bağınız yok bu evliliğe engel değildir.

33:4 ayette,
Küfür benzetmesi: Küfür edilirse eşimiz annemiz olur.
İle
Evlatlık benzetmesi: Evlatlığımızı evlat edinene nispetle çağırıyoruz. Evlatlığımız öz evlattır.

Benzer şekilde boş sözler yani yanlış olduğu vurgulanıyor. Dikkat ederseniz çirkin kelimesi kullanılyor.

33:4 ayeti ile evlatlık yasaklanarak, evlatlıklar evlatlıktan çıkarıldı.
Sahabe ve Peygamber: “Evlatlıklarımız evlatlıktan çıkarıldı o halde onlara nasıl hitap edeceğiz?” Diye kara kara düşünmeye başlamış olacaklar ki, 33:5 ayeti ile evlatlıklarınızı (aslında evlatlıktan çıkarıldı ama anlasınlar diye hâlâ evlatlık diyor) öz babasına nispet ederek çağırın deniyor ve sahabe ve peygamber nasıl hitap edeceğini öğreniyor.
 
33:4 ile bu benzetmelerin yanlış olduğu vurgulanıyor 33:5 ile (var olan) evlatlıklarınızı öz babasına nispetle çağırın denmesinin nedeni yukarıda anlatıldığı gibi yanlış anlaşılmanın önüne geçmek içindir.

33:37 ayetinde evlatlık yasaklandı ise ayette “eskiden evlatlık edindiğiniz” mealinde bir ifade kullanılması gerekirdi. Hem evlatlıkları evlatlıktan çıkarıp/yasaklayıp hem de Zeyd’ den hâlâ evlatlık olarak bahsedilir mi hiç?

Zeyd o kadından ilişiğini kesince onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın.”33:37 Denilerek
O toplumda bilinen bir yasağın kaldırıldığı görülmekte.
Toplumun tepkisini çeken, kabullenemediği ne olabilir? Evlatlığın evlatlıktan çıkarılması mı? Evlatlığın eski eşiyle evlenmek mi? İşte bu sorunun cevabı bize 33:4-5’te ne anlatılmak istendiğini neden düzenleme getirildiğini göstermektedir.

Önce
33:4 evlatlık benzetme(Evlatlığımızı evlat edinene nispetle çağırıyoruz. Evlatlığımız öz evlattır.) anlayışı düzeltiliyor 33:5 ile evlatlıkları öz babasına nispetle çağrın deniliyor(evlatlığınızın eski eşi ile evlendiğinizde toplum yanlış anlamaması için) sonrada nebi ile Zeyd’in eski eşi 33:37 evlendiriliyor.
Not: Eğer 33:4-5 te bir yasaklama olduğunu düşünüyorsanız 33:37 ayetini düşünecek olursanız yasaklananın örf yasağı olduğunu kabul etmelisiniz (örfteki yasağı yasaklamak, o yasağı kaldırmak serbest bırakmaktır).

Araplar kendilerini bildiklerinden beri evlatlığa evlat edinenin adıyla hitap ediyorlar. Ey Muhammed Zeyd’ senin evlatlığınsa biz de Zeyd’e hala Muhammed’in oğlu Zeyd diye hitap ederiz atalarımızdan beri süre gelen evlatlığa hitap şekli bu! Diyor olacaklar ki * en sonunda: “Muhammed hiç kimsenin babası değildir.” 33:40 ayeti geliyor.

* Müşrikler hâlâ ne diyor! Muhammed evladının eski eşi, gelini ile evlendi. Yani şunu demiyorlar: Muhammed evladının eski karısıyla evlenmek için Zeyd’i evlatlıktan çıkardı.
** Hem Zeydi evlatlıktan çıkarıp evlenmek daha çok tepki çeker. Muhammed Zeyd’in karısını alıp onu da evlatlıktan çıkardı/sattı denilir.

[Kurandaki yargı bildirebilecek tüm ayetlerin belirli bir metotla ele alınıp incelenmesi lazım hangi ayetin hüküm, durum tespiti, tavsiye, yasak bildirdiği, anlayışın/örfün kendisi mi yoksa örfle birlikte uygulama mı yasaklanıyor bunların tespiti için, yasak getiren ayetlerin diğerleri ile kıyaslanması ve hangi sözcüklerle, usul ile yasaklıyor tespit edilmeli.]
_____

BENZER SÖZLER İÇİN VERİLEN YARGININ DA BENZER OLMASI GEREKMİYOR MU?

Allah Arapların örflerini varsayılan olarak kabul ediyor mu?
:: Allah, Arapların küfür benzetmesini (küfür edilirse eşimiz annemiz olur) kabul ederse, eşiniz ile ilişkiye girebilmeniz için küfür benzetmesini (küfür edilirse eşimiz annemiz olur)  yasaklar mı?

- Evet. Eşinizi annenize benzetme anlayışınız doğru, (küfür edilirse eşiniz anneniz olur), eşinizle ilişkiye girebilmeniz için eşinizi anneniz olmaktan çıkarıyorum.
·          İlk başta, eşinizi anneniz olarak kabul ediliyor, daha sonra yasaklama getirilirse ne yasaklanmış olur?
Eşinizin anneniz olmaktan çıkarıldığı değil mi?
Dikkat edin, eşinizin anneniz
olmadığı değil, anneniz olmaktan çıkarıldığı anlaşılır.
Yani, eşinizin anneniz olmaktan çıkarılabilmesi için ilk başta eşinizin anneniz olduğu kabul edilmeli.

:: Allah, Arapların evlatlık benzetmesi (Evlatlığımızı evlat edinene nispetle çağırıyoruz.
Evlatlığımız öz evlattır.) kabul ederse, evlatlığınızın eski eşi ile evlenebilmeniz için evlatlığı yasaklar mı?

-Evet. Evlatlık benzetmeniz doğru(evlatlıklarınız öz evladınız gibidir), evlatlığınızın eski eşiyle evlenebilmeniz için evlatlığınızı öz evlat olmaktan çıkarıyorum/kaldırıyorum.

* İlk başta, evlatlığınız öz evlat olarak kabul ediliyor, daha sonra yasaklama getirilirse ne yasaklanmış olur?
Evlatlığınızın öz evlat olmaktan çıkarıldığı değil mi?
Dikkat edin, evlatlığınız öz evladınız olmadığı değil, evlatlığınızın öz evlat olmaktan çıkarıldığı anlaşılır.
Yani, evlatlığın öz evlat olmaktan çıkarılabilmesi için ilk başta evlatlığın öz evlat olduğu kabul edilmeli.
Peki, Kur’an Arapların evlatlık ve küfür benzetmesinin (benzer sözler) ilk başta, varsayılan olarak kabul ediyor mu? – Hayır. Reddediyor.

Anlamış olmanız lazım!
Allah eşimizi annemiz olmaktan çıkarıp eşimizle ilişkiye girmemize izin verdi diyorsanız,
Allah evlatlığımızı evlatlıktan çıkarıp, eski eşiyle evlenmemize izin verdi diyebilirsiniz.

ALLAH ARAPLARIN ÖRFÜNÜ İLK BAŞTA, VARSAYILAN OLARAK REDDEDİYOR!

:: Allah, Arapların küfür benzetmesini (küfür edilirse eşimiz annemiz olur) reddederse, eşiniz ile ilişkiye girebilmeniz için eşinizi annelikten çıkarır mı?
- Hayır. Eşinizi annenize benzetme anlayışınız zaten yanlış, küfür etmenizle eşiniz anneniz olmaz bu yüzden de eşinizle ilişkiye girebileceğinizi söylüyorum.
 [Çıkarırsam zıhar benzetmenizi red değil, kabul etmiş olurum bu da sizin benzetmenizi doğru/kabul ettiğim anlamına gelir ki bu durumda kendimle çelişmiş olurum].

 ::: Allah, Arapların evlatlık benzetmesini (Evlatlığımızı evlat edinene nispetle çağırıyoruz. Evlatlığımız öz evlattır.) reddederse, evlatlığınızın eski eşi ile evlenebilmeniz için evlatlığınızı evlatlıktan çıkarır mı?

-Hayır. Evlatlık benzetmeniz zaten yanlış, evlatlığınızı evlat edinene nispetle çağırmanızla evlatlığınız öz evlat olmaz, bu yüzden de evlatlığınızın eski eşi ile evlenebileceğinizi söylüyorum.

[
Çıkarırsam evlatlık benzetmenizi red değil, kabul etmiş olurum –bu da sizin benzetmenizi doğru/kabul ettiğim anlamına gelir ki bu durumda kendimle çelişmiş olurum].

(A)=Evlatlığımız öz evlattır bu yüzden evlatlığımızın eski eşiyle evlenmemiz yasaktır.
(B)’= “Evlatlığımız öz evlattır bu yüzden evlatlığımızın eski eşiyle evlenmemiz yasaktır.” Bu yanlış. Bunu yasaklıyorum.
______
* (B)’= Yasağı yasaklamak demek o yasağı
kaldırmak, serbest bırakmak demektir.
_____
(C)=”Evlatlığımız öz evlattır.” Bu yanlış. Bunu yasaklıyorum.
(C)’=Evlatlığınız öz evlat değildir.

(D)=”Evlatlığımızın eski eşiyle evlenemeyiz.” Bu yanlış. Bunu yasaklıyorum.
(D)’= “Evlatlığınızın eski eşiyle evlenebilirsiniz
_______________________________________________

(A)=Evlatlığımız öz evlattır bu yüzden evlatlığımızın eski eşiyle evlenmemiz yasaktır.
(B)’= “Evlatlığımız öz evlattır bu yüzden evlatlığımızın eski eşiyle evlenmemiz yasaktır.” Bu yanlış. Bunu yasaklıyorum.
______
* (B)’= Yasağı yasaklamak demek o yasağı
kaldırmak, serbest bırakmak demektir.
_____
(C)=”Evlatlığımız öz evlattır.” Bu yanlış. Bunu yasaklıyorum.
(C)’=Evlatlığınız öz evlat değildir.

(D)=”Evlatlığımızın eski eşiyle evlenemeyiz.” Bu yanlış. Bunu yasaklıyorum.
(D)’= “Evlatlığınızın eski eşiyle evlenebilirsiniz
_______________________________________________
Tekrar ediyorum!
_
Allah eşinizi anneniz olmaktan çıkarırsa müşrikleri doğrulamış olur.

-      Kabul edilmeyen eşinizin anneniz olmaktan çıkarıldığı değil, eşinizin anneniz olmadığıdır.
_
Allah evlatlığı evlatlıktan çıkarırsa müşrikler doğrulamış olur.

-      Kabul edilmeyen evlatlık benzetmesi, evlatlığın öz evlat olmadığıdır.
__
1. Öncül          Eşimizi annemize benzetirsek, eşimiz annemiz olur. (X)
2. Öncül          Annemizle ilişkiye giremeyiz. (Doğru)
      Sonuç      
X=Doğru kabul edilirse. O halde eşimizi annemize benzetirsek ilişkiye giremeyiz. |Geçerli Kıyas
X=Yanlış kabul edilirse. O halde eşimizle ilişkiye girebiliriz. |Geçerli Kıyas
_
*Bu önermelerden sadece iki tane geçerli kıyas çıkarılabilir. Bunun dışındakiler tutarsızdır.
*Eğer siz eşinizle ilişkiye girebilmek için eşinizi annelikten çıkarırsanız bu eşinizi anneniz olarak kabul ettiğiniz anlamına gelir.
_______________

1. Öncül          Evlatlığımız öz evlattır. (X)
2. Öncül          Öz Evladımızın eski eşiyle evlenemeyiz. (Doğru)
      Sonuç      
X=Doğru kabul edilirse. O halde evlatlığımızın eski eşiyle de evlenemeyiz. |Geçerli Kıyas
X’=Yanlış kabul edilirse. O halde evlatlığımızın eski eşiyle evlenebiliriz. |Geçerli Kıyas
__
*Bu önermelerden sadece iki tane geçerli kıyas çıkarılabilir. Bunun dışındakiler
tutarsızdır.
*Eğer siz evlatlığınızın eski eşiyle evlenmek için evlatlığınızı evlatlıktan çıkarırsanız bu evlatlığınızı öz ev evlat olarak kabul ettiğiniz anlamına gelir.


Bir önermenin/öncülün anlam bakımından doğru veya yanlış olması o önermenin geçerli olup olmadığını göstermez. Geçerlilik, akıl yürütme kurallarına uygunluk açısından değerlendirilmektedir. Akıl yürütmelerde sonucun öncüllerden zorunlu olarak çıkmasına geçerlilik denir. Her akıl yürütme geçerli olmayabilir.

Öncüllerden zorunlu olarak sonuç çıkmıyorsa bu akıl yürütme geçersizdir. Geçerli bir akıl yürütmede öncüller doğru ise sonuç önermesi de kesinlikle doğrudur.
Bir bileşik önerme veya çıkarımın bazı önermeleri “doğru” ise bu bileşik önerme veya çıkarıma “tutarlı” denir. Hiç bir önermesi “doğru” değilse bu önerme veya çıkarım tutarsızdır.


ZIHAR VE EVLATLIK ANLAYIŞININ/ÖRFÜNÜN BENZER ŞEKİLDE
YASAKLIĞI YANİ SERTBESTLİĞİ DEVAM EDİYOR!

Yukarıda bir yasağı yasaklamanın yasağı kaldırmak demek olduğunu yani fiilin serbest bırakıldığını söylemiştik. Neydi yasaklanan yasaklar yani serbest bırakılanlar!

-Zıhar yapınca eşinizle ilişkiye girme yasağı
yasaklanıyor/serbest bırakılıyor.
-Evlatlığın eski eşiyle evlenme yasağı yasaklanıyor/serbest bırakılıyor.
-Evlatlık benzetmesi ile küfür benzetmesinin benzer şekilde yanlış olduğu vurgulanıyor.
-Evlatlığın evlat edinenin adı ile hitap edilmesi yasaklanıyor.

-          Zıhar yaparsak eşimizle ilişkiye girebilmemiz bir şartla* serbest.
-          Evlatlık edinebiliriz, evlatlığımızın eski eşiyle evlenmemiz bir şartla** serbest.
*Zıhar yapınca eşimizle ilişkiye girme şartı: Köle azat etmeden, Oruç, Yoksulu doyurmak
**Evlatlığın eski eşiyle evlenme şartı: Evlatlığı öz babasına nispet ederek hitap edilmesi.
**Veya Evlatlık edinme şartı: Evlatlığa Öz babasına nispet ederek hitap edilmesi.
Karıştırılan şey bu ayetlerin amacı yasakları yasaklayarak serbest bırakmaktır. Yeni yasaklar getirmek değil.
Not: 33:4 ‘te bir yasaklama yok olsa bile bu örf yasağı olduğu için aynı kapıya çıkıyor.
______
Serbest bırakıldığı halde neden şart getirildi:
·         Eşinizi annenize benzetmek aynı zamanda küfürdür, “bu küfrü eşimize ettiğimizde nasıl olsa eşimizle cinsel ilişkiye girebiliyoruz serbest “deyip iki de bir küfür edilmemesi için bu şart getirildi. Bu söz bu sebeple yasaklandı.
Eğer eşinize küfür ederseniz siz de bu şartları yerinize getirmelisiniz deniyor olabilir dikkat edin! Eşinize sövmeyin. Bunu siz mi fark ettiniz sorusunu duyar gibiyim. "Sarhoşken ne dediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın" ayeti ile namazda esas olanın ne dediğini bilmek olduğunu fark ettiniz mi?

·         Evlatlığı öz babasına nispet ederek çağırın demesinin nedeni yukarıda da anlatıldığı gibi evlatlığın eski eşi ile evlenildiğinde toplumun evlatlığınızın evlatlık olduğunu bilmesi, “adam gelini ile evlenmiş” denilebileceği yanlış anlaşılmanın önüne geçmek içindir. Evlatlığı evlat edinenin adı ile çağırmak bu sebeple yasaklandı.


Eğer Allah,
yanlış bir ön görüde bulundu, birkaç kişinin nefsi için yetimleri gözetmekten vazgeçti/kendi sözünü çiğnedi, müşriklerle aynı düşünüyor (eşimizle ilişkiye girebilmek için eşimizi annelikten çıkardığı gibi evlatlığımızı evlatlıktan çıkardı), Allah vereceği hükmün sebep sonuç ilişkini kestirememiş böyle bir sonuç çıkmış diyorsanız:
Evlatlık yasaklandı diyebilirsiniz. 
_____________________________________________________________

İTİRAZLAR

2:220 "Dünya ve ahiret konusunda. Ve sana YETİMLERDEN soruyorlar. De ki: Onlar için islahta bulunmak hayırlıdır. Eğer kendileriyle BİR ARADA YAŞARSANIZ, onlar sizin KARDEŞLERİNİZDİR. Allah; bozguncularla islahçı olanları bilir. Eğer Allah dileseydi; sizi muhakkak zahmete sokardı. Şüphe yok ki Allah, Aziz'dir. Hakim'dir."
İtiraz 1: Bu ayet bir arada yaşayabilirsiniz diyor ancak bu ayet önceden indiği için 33:4 ayeti ile iptal edildi. 33:4 ayeti Allah nesebi reddetti. Nesebin olmadığı bu durumda nesebe ait ne sorumluluk, ne yasaklık , ne de serbestlik ortaya çıkmaz.Yani siz yabancı bir kız çocuğunu büyütebilirsiniz, ama İslam bunu büyüttünüz diye sizi babası kabul etmez. Onunla evlenmeniz caizdir!


Cevap :
Gerçeği söylemek evlat edinmeye engel değildir olamaz. Ayette'de belirtildiği gibi yetimler ebeveynlerin din kardeşidir bir arada yaşanabilir. Bunun adına ister evlatlık deyin ister koruyucu aile isterseniz başka bir şey. İstenirse kan bağı olunmadığı için o kişiyle evlenilebilir..
Yetimler neden bir aile tarafından yetiştirilmesi gerekir.

"Çocukların sağlıklı gelişebilmeleri için kendilerini koruyacak, sevecek, destekleyecek, güven sağlayacak, sosyal ve maddi gereksinimlerini karşılayabilecek sıcak bir aile ortamına ihtiyaçları vardır. Çocukların yeterli sevgi alabildikleri, gereksinimlerinin düzenli olarak karşılandığı sıcak aile ortamında yetiştirildiklerinDE sağlıklı bireyler olabildikleri bilimsel olarak KANITLANMIŞTIR." Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı -
www.koruyucuaile.gov.tr
Memeli canlılar duygusaldır.
Memeli canlılarda ahlakın, davranışların ve kişiliğin oluşumunda aile ortamında büyümenin önemli bir etkisi vardır.

Memeli anneler yavrularını öylesine severler ki kendi bedenlerini emmelerine izin verirler. Memeli yavrularsa anneleriyle bir bağ kurabilmek ve onlara yakın kalabilmek için karşı konulmaz bir istek duyar. Yaban hayattaki buzağılar, kedi ve köpek yavruları eğer anneleriyle bağ kuramazlarsa uzun süre hayatta kalamaz. Memeli yavrularının anne bakımı olmadan hayatta kalamadığı düşünülünce, anne sevgisi ve güçlü anne bebek bağının tüm memelilerin ayırt edici ortak özelliği olduğu ortadadır.

Psikolog Harry Harlow bir dizi ünlü (ve akıl almaz derecede acımasız) deney yürüterek çok önemli sonuçlara ulaştı. Deneylerde bebek maymunlar doğumdan kısa zaman sonra annelerinden koparılıp küçük kafeslerde yalnız bırakıldılar. Bebek maymunlara dolu süt biberonu olan, metalden yapılmış oyuncak bir anne modeliyle, üzerine yumuşak kıyafetler giydirilmiş ancak biberonu boş olan bir anne modeli sunulduğunda bebek maymunlar açlık pahasına bir parça beze sarılmayı tercih ettiler.

Bebek maymunlar, John Watson ve Infant Care uzmanlarının anlayamadığı bir şeyi bilmektedir: Memeliler sadece yemekle yaşayamaz, duygusal bağlara da ihtiyaç duyarlar. Milyonlarca yıl önce evrim maymunları karşı konulamaz bir duygusal bağ kurma isteğiyle programlamıştır. Bunun yanında evrimin genlerimize kazıdığı kodlar yüzünden, duygusal bağların genelde soğuk metal nesnelerle değil yumuşak tüylü şeylerle kurulabildiğini varsayarız. (Aynı sebeple küçük çocuklar da kesici aletler» taşlar ya da ahşap bloklar yerine oyuncak bebeklere, battaniyelere ya da kokuşmuş eski paçavralara bağlanırlar.) Harlow’un denek maymunlarının duygusal bağ kurma ihtiyacı o kadar güçlüdür ki onları besleyen metal parçasını bir kenara bırakıp, bu ihtiyaçlarını karşılayabilecek gibi duran tek nesneye, kumaştan yapılmış modele yönelirler. Ne var ki bez parçasından yapılmış anne de ihtiyaçlarına cevap veremez ve minik maymunlar sürekli psikolojik ve sosyal sorunlar yaşayan nevrotik ve asosyal yetişkinlere dönüşürler.

Sahip oldukları her türlü olanağa rağmen oyun oynamasını bir türlü beceremeyen bu yavrular, sürekli olarak oldukları yerde sallanmakta, yerlerde sürünmekte, sadece hastalık niteliğinde ritmik tekrarlayan hareketlerde bulunmaktadır. Bunların devamlı olarak parmaklarını ya da başka bir yerlerini emdikleri, umursamadan kendilerini yaralayabildikleri, zaman zaman kendilerine ve etrafındakilere karşı saldırgan olabildikleri saptanır. Bu yavruların genellikle çok ses çıkarmadıkları, ya da hırlamaya, ulumaya benzeyen seslerin ardındaki motiflerin pek sezinlenemediği belirtilmiştir.

Araştırıcı bu bulduklarını, uzun süre hastahanelerde, bakımevlerinde kalan çocukların gösterdikleri davranış bozuklukları ile oranlayarak aralarındaki önemli benzerliği göstermiştir. Ve ayrıyeten bu yalıtılmış maymunlardaki bulguların, çevresiyle çok bağlantı kuramayan otizm hastası çocuklardaki bulgulara çok benzediği söylenebilir. [Teber S. (1975). Davranışlarımızın Köken]


Uzmanlar bir çocuğun zihinsel ve bedensel gelişiminin yemek, barınak ve ilaç gibi temel gereksinimlerin yanı sıra duygusal ihtiyaçlarının karşılanmasına bağlı olduğunu belirtmektedir.

2:220 Ayeti iptal mi edildi? Ne için iptal edildi? Bir kaç kişinin nefsi arzusu için.

İslam alimleri, müfessirler basma kalıp bir şekilde: Allah müşriklere önce benzer on sure getirin dedi sonra getiremediler bir sureye kadar düştü diyorlar.

Aynı İslam alimleri iniş sırasını tam tersi dizmişler. Gerçekte ise aksine sure sayısı gittikçe artıyor. Acaba benzer sure getirdiler de mi rakamlar arttı?
Yok canım olur mu öyle şey bunlar sıralamadan kaynaklı hata bu konuda ittifak yok, hangi konuda ittifak/anlaşma var ki bu konu da olsun. Sıralamanın doğru olamayacağını söyleyip o ayet bu ayeti iptal etti demek nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Oyuncak mı bu din ?
İtiraz 2: Mahremiyet diye bir şey var.Cevap : 
HER DEĞİŞİM BİR GELİŞİM DEĞİLDİR ANCAK HER GELİŞİM BİR DEĞİŞİMDİR.
TANIMLARIN/YARGILARIN TARİHTEKİ ÖLÇÜTLERİN BİLGİ BİRİKİMİNE GÖRE VERİLDİĞİNİN FARKINDA OLUP,
TARİH İLERLEDİKÇE BİLGİ BİRİM VE DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİMİZİN DE GELİŞTİĞİNİ FARK EDİP TANIM VE YARGILARIMIZI ONA GÖRE YAPMALIYIZ,
AKSİ TAKDİRDE YAPILAN TANIMLARI/YARGILARI DONDURARAK İŞLEVSİZ HALE GETİRMİŞ OLURUZ.

Nebi 23 yıllık risaleti boyunca dahi bazı tanımları/yargıları zamanla kaldırılıp yenisini getirmiş. 
Bunun birçok parametresi var. Peki, bu gelişim neden kaynaklanıyordu?

Nebilerde herkes gibi kendi çağ ve kültürlerinin insanıdırlar. Yaşam koşulları, bilgi birikim ve değerlendirme ölçütleri düşünce biçimini etkiler. Bilgi birikim artıkça değerlendirme ölçütü önceki düşünceyi değiştirip geliştirecektir.

Örneğin, Biz Nebi zamanında yaşasaydık Nebiye ormanlık arazimizin olduğunu ve bu araziyi yok etmek yerine ekili alan oluşturmak istediğimizi söyleseydik Nebi bize izin verirdi.
Ancak Nebi bizim zamanımızda yaşasaydı aynı olayı yapmak istediğimizde bize izin vermezdi çünkü geçmişten bugüne gelen bilgi birikimimiz artıkça aynı olayı bambaşka –ve çok daha iyi- ölçütlerle değerlendirebiliyoruz.

Canlıların hayatlarını sürdürebilmeleri için oksijen gerektiğini ormanlıkların en büyük oksijen deposu olduğunu biliyoruz. Ormanların katledilmesi, Hava kirliliği artıracağını; Meyve çeşitliliği azaltacağını; Toprak verimliliği azaltacağını vs. biliyoruz.

Bundan elli yıl kadar öncesinde bir adam kendi karısına tecavüz etse bu suç sayılmazdı. Hatta bir kocanın karısına tecavüz edebilmesi fikri bir oksimorondu, çünkü koca olmak kadının cinselliği üzerinde tamamen kontrol sahihi olmak anlamına geldiği düşünülüyordu.

Ancak bugün aynı olayı bambaşka –ve çok daha iyi- ölçütlerle değerlendirebiliyoruz. Evlilik içi tecavüz psikolojik travma gibi sorunlar otaya çıkarmaktadır…

Tarihin herhangi bir çağından bir takım düşünceleri çıkarıp bunların doğru ya da yanlış olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü bu tarihsel bilgi birikim ölçütlerine göre değerlendirilmediğinden yanlış bir düşünce tarzıdır.

:::: Mahremiyet kavramından ne anlıyorsunuz?

7.yy da yaşayan Arap yarım adasında yaşayan toplumun bilgi birikimi, kültürü, mahremiyet algısı ve sosyolojisi ile günümüzde yaşayan insanların kültürü, mahremiyet algısı ve değerlendirme ölçütleri ve sosyolojisi arasında dağlar kadar fark var. Siz bu farkları gözetmeden sosyolojik dengeyi hiçe sayıp o toplumun mahremiyet algısını bu güne taşıyıp mutlaklaştırır iseniz yanlış anlaşılırsınız ve mahremiyet anlayışını işlevsiz hâle getirmiş olursunuz.

Örneğin; Hadislere baktığımızda bir sahabe “nebinin dokuz eşini tek tek gezdiğini” ve bunu kendisinin izlediğini söylüyor.

Şimdi düşünün birisine gidip “Ben falanca önder bir kişiyi takip edip, izledim geceleri şu saatlerde yatak odasının lambası açılıp, şu saatte kapanıyor.” Derseniz sizin hakkınızda ne düşünür?

Ağzına geleni söyler değil mi? Başkalarının seks hayatını takip eden, sorgulayan bir zihniyet ancak sapıklar'da olur denilir.

O toplumun sosyolojik yapısı ile şimdiki toplumun sosyolojik yapısı farklı olabilir siz bunları dikkate almadan direkt rivayetleri/tanımları insanlara sunarsanız*; Donkişot durumuna düşüp AHLAKSIZ, SAPIK damgası yememeniz ve insanlığınızın sorgulanmaması,“Din aklı aldığı gibi utanmayı, ahlakı da alıyor.” denilmemesi işten bile değildir. 


Rivayetler/Hadisleri olduğu gibi direkt aktarırsanız Nebinin ve Sahabenin insanların gözündeki değerini giderek değersizleştiriğ düşürürsünüz.

Tarihçi Marshall Hodgson 
İslam’ın Serüveni adlı önemli kitabında geleneğin nesilden nesile olduğu gibi aktarılmasının aslında geleneğin kuruyup gitmesi anlamına geldiğini belirtmektedir. Hodgson’un haklı olarak vurguladığı gibi, geleneği gelecek nesillere verimli bir şekilde taşımak isteyenler, onu kendi yorumlarıyla zenginleştirerek aktarmalıdırlar. 


Siz mahremiyet diyerek küçük çocukları evlat edinemezsiniz derseniz insanlar sizin mahremiyet algınızı doğal olarak sorgular. Ne demek mahremiyet? Küçük çocuğa/kendi çocuğumuza göstermediğimiz bir davranışı ebeveyn olarak ona nasıl gösterebiliriz? Büyüyünce de onla evlenecek değiliz ya! bu nasıl bir ahlaksızlık, sapıklık öyle bir niyetim olsa ne diye çocuğa masraf edip büyüteyim, gider başkası ile evlenirim benim çocuk sevgisine, şefkatine, bir insanı sağlıklı bir şekilde topluma kazandırmaya ihtiyacım var başka bir şeye değil der.

Genlerin ensest ilişkiye karşı çözümünü en iyi anlatan kitap, 1800'lerde ömrünü ilkel kabileleri incelemeye adayarak atalarımız hakkında önemli tespitler yapmış olan George Frazer'ın "İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük" kitabıdır denilebilir. Çocuğunun babası olduğu olgusunun bilincinde olmayan ilkel dönem insanında dahi, içgüdüsel olarak en seste karşı önlemler var (bu, sosyal hayvanlarda da var). 

Aslında ahlak ilkeleri açısından en sestin doğruluğu veya yanlışlığı söz konusu olmasa bile, soyun devamı açısından sorunlu olduğundan (popülasyon içi gen çeşitliliğini azaltma, zararlı genlerin baskınlaşarak etkinleşmesi vb.). ÖZELLİKLE  BİR ARADA yetişme EN önemli koruma (aynı ortamda büyümüş olması kardeşleri, anne-babayı koku, ten, vb. nedenlerde ensest'e karşı koruyor). Bunun tam tersine; ayrı yetişme, örneğin iki kardeşin farklı ailelerde yetişmesi, bu korumayı sağlamadığından en seste yatkınlaştırıyor. Sonuçta insanoğlu yüce bir varlık değil; evriminin bir ürünü.


Nebi bugün gelse nasıl ki bugünün bilgi birikim ve ölçütlerine göre hareket edecekse bizde buna göre hareket etmeliyiz.
Bugün İslam’ı(tanımları, yargıları) dondurarak evrensel kalacağını zannedenler farkında olmadan, İslam’ın sadece 23 yıldaki bilgi birikim ölçütlerini dikkate alıp bütün insanlık tarihini o yılların bilgi birikim ölçütlerine göre değerlendirerek aslında İslam’ı 23 yıllık tarihe gömmektedirler.

Doğrusu, 23 yıllık bilgi birikimi bir projeksiyon olarak görüp ışık kaynağı olarak belirlemektir, O ışık kaynağının yansıttığı görüntü ile geçmişten günümüze birikerek gelen bilgi birikim ölçütleri ile günümüz tanımlarını/yargılarını değerlendirmemiz gerekiyor ki dini canlı tutup yaşanabilir bir hane getirebilelim.


Bilimin, değerlendirme ölçütlerimizin sürekli geliştiği bir dünyada asla değişmeyecek tanımlar/yargılar olduğunu iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek demektir.


Ebu Hanife döneminde kıyas(karşılaştırmalı akıl yürütme) yaptığı için kafir ilan edildi, Ebu Hanife günümüzde yaşasaydı kıyası değil denkliği, değerlendirme ölçütlerimizi dikkate alarak karar verirdi. (Ebu hanife hakkında denilenler için bakınız: 
http://tanrivar.blogspot.com.tr/2017/08/muvahhid-imam-i-azam-ebu-hanife.html )
Ayrıca Bakınız: Kur'an da Bedevilik ve Medenilik bağlamında Türkiye'nin Alimleri

Yorum Gönder

 
Top